11 Şubat 2010 Perşembe

Yurtsever Cephe

SDT'nin TKP'ye kafaladığı insanları tastamam kandırılmış insanlar olarak görmek, bu idealist gençlere yapılacak çok büyük bir haksızlık olur. Elbette merak da ediyordunuz ve TKPliler gerçekten de güzel şeyler söylüyorlardı. Sosyalist, insanın insana muhtaç kalmadan yaşayabileceği bir Türkiye. Bağımsız, ülkesinde üs barındırmayan bir Türkiye. Bu slogan nasıl oldu da "aydınlık Türkiye"ye dayandı? Bunu en baştan tahmin edebilmek için marksist olmak yetmez. 18 yaşından büyük olmak gerekir. Bu da yetmez, Kürt olmak gerekir. Liseden sokak siyasetinden bihaber geldiğimizi anlatmıştım. 2005 baharında, henüz birçoğumuzun Tkpli oluşunun ilk aylarında TKP, Yurtsever Cephe'yi kurdu. Söylenen, ülkesini seven ama komünistleştiremediklerimizden müteşekkil, TKP denetiminde kitlesel bir cephe kurulacağıydı. Fakat partideki Kürtlerin tamamına yakını buna karşı çıktı. Kısa bir süre sonra da BAGEH ile çatışmalar çıktı.

Öncelikle biz hangi yurdu, kim adına seviyorduk? Uyduruk, savunurken kendimize inanamadığımız garip "emekçi yurtseverliği" kavramı ortaya atılmıştı. Adımız Türkiye Komünist Partisi idi. Peki kendisini Türkiye'den saymayan emekçiler adına karar verme yetkisini kimden alıyorduk? Kendi yurtlarında hor görülen biz değil, Kürtlerdi. Eğer mücadele ulusal ölçekteyse ve bizler bu yüzden yurtseversek; ya Kürtleri de Türk ulusunun bir parçası olarak sayıyorduk ya da Türkiye ulusu diye yeni bir kavram üretecektik. Ama Kürtler kavram karmaşası yaşamıyorlardı. Beklemeye lüzum görmeden saldırdılar.

Burada şunu belirtmekte fayda var: Kürtler kendilerinin gerçek yurtseverler olduğu iddiasında haklıydılar. Ama yaptıkları saldırı yöntem itibariyle faşist bir saldırıdır gözümde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder